Ömrümden Uzun İdeallerim Var - Suna Kıraç
Yayına Hazırlayan- Rıdvan Akar
Suna ve İnan Kıraç Vakfı
Tür- Biyografi
Kitap okuma serüvenimde ilk başlarda birinci sırayı hep roman ve hikayeler aldı. Zamanla dikkatimi biyografi yazıları çekmeye başladı. Daha gerçek ve daha öğretici idiler.İstisnasız hepimiz, yaşamımızın süresine göre kısa veya uzun bir sınavdan geçiyoruz. Öğrenim hayatı boyunca girdiğimiz sınavlar işin kolay yanı, bizi en çok zorlayan kaderimiz-yaşam öykümüz değil mi aslında?
Kitabında da belirttiği gibi erkek çocuk beklenirken kız çocuk olarak dünyaya gelen, babası Vehbi Koç'a karakter özellikleri bakımından en çok benzetilen Türkiye'nin en büyük işvereni ve en zengini Vehbi Koç ailesinin 4. ve en son ferdi, küçük kızı Suna Kıraç da "ömrümden uzun" diyerek, yaşam; "ideallerim var" diyerek de mücadele gücünü, yaşam öyküsüne gerçekten çok yakışan bir başlıkla ifade ediyor.
Dikkatimi çeken ve hoşuma giden zaman zaman başlıklardaki konuyla ilgili yapılan kelime oyunları ve vurgulamalar oldu.
Kitap, biri yayına hazırlayan, diğeri Suna Kıraç tarafından hazırlanmış iki ayrı önsöz ile başlıyor
Bir Yaşam Öyküsü / 1. perde olarak adlandırılan ilk bölüm daha çok özel yaşama ayrılmış. Doğumu, ailenin Ankara ve İstanbul'daki yaşamları, aile çevreleri, kardeşleri,babalarının yabancı dilin iyi öğrenilmesini ilişkin tutumu üzerine yabancı dadılar ile geçen zamanlar,ilk, orta, lise yılları, arkadaşları anlatılıyor.Bu arada siyaset ve sanat dünyasından bir çok isim, arkadaş ve dost olarak sıralanıyor.Okul yıllarında Suna Kıraç'ın Engin Cezzar'a olan hayranlığını öğreniyoruz. Büyükler (Semahat Arsel ve Rahmi Koç) ve küçükler (Sevgi Gönül ve Suna Kıraç) kelimeleri ile 4 kardeş arasındaki ilişkinin tanımı konuluyor. Sayfalarda ilerledikçe, Rahmi Koç ile Suna Kıraç arasında tatlı bir rekabet olduğunu hissetmemek ise, mümkün değil.Ablaları Semahat Arsel'in kist hidatik hastalığı ve Sevgi Gönül'ün kulakları ile yaşadığı önemli sağlık problemlerinin aileyi ne kadar yorduğu ve üzdüğünü öğreniyoruz.
1. perde, İnan Kıraç ile Suna Kıraç arasındaki bir çeşit köşe kapmacaya, kovalamacaya benzeyen oyun sonunda gerçekleşen evliliğin anlatıldığı "İnan'çlı yaşam", uzun yıllar çocuk beklentisi içinde olup sonunda kızları İpek'in hayatlarına girişinin anlatıldığı "İpek'si bir yaşam" başlıklı bölüm ile sona eriyor.
2. bölüm İş Kadını Suna Kıraç/2. Perde başlığı ile adlandırılmış ve kitabın ağırlıklı bölümü. Kolejden mezun olup yurt dışından kabulü geldiği halde üniversite tahsili hayalleri, babası Vehbi Koç tarafından 'benim üniversitem en iyi üniversite'dir mottosu ile engellenen ve ' Vehbi Koç Üniversitesi'nin ilk ve tek öğrencisi olan Suna Kıraç'ın iş hayatına girişi, grevler, Arçelik'in büyümesi, Türkiye'nin Özal'la birlikte korumacı ekonomik sistemden çıkıp açık pazara geçmesi,bu durumun getirdiği kaygılar, yabancı ortaklıklar, bu ortaklıklara karşı sergilenen tutumlar ve bir eğitim sevdalısının mücadelesi gözlerimizin önünden geçiyor.Yazışma alışkanlığı vurgulanan özelliklerden biri, babasına, üst kademeye, farklı yöneticilere yazılmış mektuplardan örnekler kitapta yer alıyor.Hani şu bayramlar bazen çok üst üste gelir arada bir-iki gün vardır da onu da yıllık izinden alır uzun bir tatil çıkartırsınız ya kendinize, böyle bir durum üzerine üst kademeye gönderilmiş bir mektup yer alıyor kitapta örneğin.Yönetimdeki ciddiyetini, iş takibini, ayrıntılara dikkat edişini, özeni net bir şekilde görüyorsunuz.Tüm mektuplarında, konunun özü, sıkıntının neden giderilmesi gerektiği saygılı ve yalın bir dille anlatılmış. Koç Üniversitesi'nin kurulması , Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı'nı(TEGV) kurması ve eğitim için harcadığı muhteşem çaba.Bu çabalarında ön plana çıkmak istemediği vurgulanmış ki gerçekten de bunu başarmış Suna Hanım. Zira TEGV'nin kurucusu olduğunu bilmiyordum bu kitabı okuyana kadar. Koleksiyon, ailenin anne Sadberk Hanım'dan gelen ve baba Vehbi Koç'un vasiyeti ile daha da şekillenen tutkusu, Suna -İnan Kıraç çiftinde zirve yapıyor bu tutku. İstanbul'un Pera'sında, Suna-İnan Kıraç vakfına ait Bir Pera Müzesi , Antalya'da AKMED -Suna-İnan Kıraç müzesi olduğunu yine bu kitap sayesinde öğreniyorum.
Ve ALS(Amyotrophic Lateral Sclerosis- Motor Nöron Hastalığı).Belki bazılarınız çok iyi biliyor, bazılarınız biraz biliyor bazılarınız ise hiç bilmiyor.Kişinin tüm beyinsel faaliyetleri çok iyi çalışırken hemen hemen tüm organlarının yavaş yavaş fonksiyonlarını yitirerek çalışamaz hale gelmesi demek. Kısacası ilk önce konuşamaz, sonra yürüyemez, sonra yazamaz, sonra nefes alamaz hale gelebilirsiniz demek. Hastalık her hastada farklı şekilde ilerliyor.Kara delikler, big-bang gibi evrenin oluşumuna ait teoremlerin sahibi bilim dünyasının Stephen Hawking' i de bir ALS hastası. Bu hastalığın başlangıcı, tüm detayları, hastalık ile ilgili mücadele, bugün sadece gözleri ile yaşama sımsıkı tutunan Suna Kıraç'ın "ömrümden uzun ideallerim var" adlı yaşam öyküsünde; okunmaya ve öğrenilmeye değer.
İthaf yazısı: Beni yaşatan İpek'e
Beni(mle) yaşayan İnan'a...
Sayfa Sayısı: 326
Resimler: Suna Kıraç'ın Albümünden başlığı altında çeşitli dönem ve dönüm noktalarına ait 38 adet resim.
İçindekiler dışında kitabın sonunda bahsi geçen kişilerin alfabetik olarak adlarının yer aldığı bir dizin de bulunuyor.