Yazar- Ahmet Saatçioğlu Yayınevi - esenkitap Tür : Bilim-Kurgu
Uzun zamandır okumadığım bir tür, bilim kurgu. Sevmediğimden değil tabii ki. Benim gibi Uzay Yolu , Mr. Spock, kaptan Kirk ile televizyon ekranına kilitlenmiş bir nesilden gelenler için ise hiç değil. Geçenlerde gazetede okuyorum, uzun uzay yolculukları (30 yıl gibi mesela) gibi projeler nedeni ile uzaya gönderilecek araca yüklenecek olan gıdaların devasa bir depolama alanına ihtiyaç duyması üzerine 3 boyutlu yemek pişiren printer (yazıcı) üretilmiş. İlk yemek ise pizza. İlk önce algılayamıyorum. Sonra yazıyı biraz daha dikkatli okuyup yazıcıların çalışma prensibini düşününce her şey oturuyor. Tam bir inovasyon örneği yani tanıdık bildik bir ürünü veya herhangi bir şeyi başka türlü yorumlayabilme ve hayata geçirebilme becerisi. Toz haline getirilmiş her gıda ürünü (yazıcıların tonerleri veya püskürtmeli yazıcıların mürekkep kartuşlarını düşünün) ile istediğiniz yemeği (burada da yazıcının yazılımı devreye giriyor, biraz Oktay Usta tarifi olarak tabii ki) hazırlama lüksü. Şekil biraz bozuk olabilir, eh o kadara da şimdilik katlanılır, bilim için nelere katlanılmaz ki.
Bu kitap beni yıllar öncesine götürdü, yıllar önce kurduğum bir hayalim aklıma geldi, biraz buruk buraya yazayım mı yazmayayım mı, bu kadar kendimi açık edeyim mi etmeyeyim mi bilemiyorum ama kitap için yazacağım artık.
Türkiye-İngiltere maçı, maç sonucu Türkiye 0 - İngiltere 8 , nasıl bir travma yaşıyorum anlatamam. Maç öncesi basının da gaza getirmesi ile yeneceğiz veya en kötüsü berabere kalacağız diye düşünüyorum. O zamanın Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler maç sonrası demeç veriyor, bu takım bizim güreşçilerimizi de yener diyor. Gerçekten sahada bizimkiler cüce, İngilizler dev gibi duruyor.Maç bitmiş ben kendimde değilim, o kadar üzgünüm ve psikolojik olarak o kadar yıkılmış durumdayım ki.Demek ki böyle durumlar için beyin ne yapıyor ediyor yaşamını sürdürebilmek için bir yol buluyor. Başlıyorum hayal kurmaya, harika bir futbolcuyum, ama cinsiyetim filan değişmiş değil ha, o kadar süperim ki benim için özel izin çıkmış bütün dünyada erkek takımlarında oynayan tek bayan futbolcuyum. İngilizleri mahvediyorum, cüceyim ya bacak aralarından vızır vızır geçip golleri atıyorum. Odaya kapanmışım havaya tekmeleri savuruyorum, sıçrıyorum, kafa vuruyorum, koşuyorum, gol üstüne gol atıyorum, çılgınca seviniyorum. Bütün Türkiye ayakta. Sonra aklıma bir şey geliyor, iyi golleri attık da, gol sevincinde 10 tane adam üzerime doğru koşarsa ne halt edeceğim ya. Hayalde her türlü sorunu çözmek kolay benim başıma bir el vurup, birbirlerine sarılıyorlar oluyor bitiyor.
Paralel Dünyalar bir travma kitabı bana göre. Yazarı Ahmet Saatçioğlu
dün televizyondaydı ve 17 Ağustos 1999 depreminden sonra bu kitabı yazdığını açıkladı.
Anlatım tarzı kitap başlığına uygun, bir 2020'de Nepal'deyiz, bir 1980'de İstanbul'da, bir 2014'teyiz, bir Londra'da bir 2018'deyiz New York'da, bir orda bir burda, bir şu tarihte bir bu tarihteyiz, siyasetin, bilimin, suikastin, gizli servislerin, eğlenceli oyunların içinde bir puzzle'ı tamamlıyoruz.
Diyelim gecenin bir vakti, yabancı bir şehirde birden sizin için çok önemli birine değerli, anlamı olan bir hediye almak istiyorsunuz hemen vermek üzere ve şehirde tüm AVM'ler ve dükkanlar kapalı, nereden alırsınız bu hediyeyi ?
Eğlenceli, geleceğe yönelik hayal kurmak için ilham verici bir kitap.Böyle kitaplarımız var mı başka ben bilmiyorum bu anlamda da değerli oluyor, yapılan çalışma. Bence Milli Eğitim Bakanlığı bu kitabı liselere önermeli ama Şeker Portakalını yasaklayan zihniyet, roman kahramanının sigara içme alışkanlığını görünce hayal gücünü, idealleri yasaklamalara kurban eder ve tavsiye etmekten vazgeçer korkarım ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder